18 Ocak 2011 Salı

Protestocuk

Günlerdir televizyonlar, gazeteler, hükümet, ana muhalefet, vatandaş, herkes işi gücü bıraktı Galatasaray'ın TOKİ tarafından yeni yapılan stadındaki malum protesto olayını konuşuyor. Konu stad içi bir protesto tartışması olmaktan çıktı, siyasi bir atışmaya döndü, koskoca Galatasaray da malzeme oldu. Dünyanın neresinde alt tarafı ıslıklama için böyle yaygara kopartılmıştır çok merak ediyorum, Berlusconi'ye biri sille tokat daldı yolun ortasında bu kadar yaygara kopmadı, böylesine kokuşmuş ve çarpık düzenli bir ülkede yaşıyoruz, bazı noktalarda malesef hala çok feodaliz.

Önce protestonun bir adını koyalım. Biz demokrasi, özgürlük, protesto nedir bunları bilmiyoruz.

Fransa'da emeklilik yaşı yükseldiği için metro kondüktörleri 20 gün iş bıraktı, benzin pahalılandı diye istasyonlar 1 ay benzin satmadı, millet işe günlerce yürüyerek gitti.

Protesto budur.

Bolivya'da halk sokaklara döküldü, ortalığı yıktı, ateşe verdi, hükümet konaklarına yürüdü, yine benzin zammından ötürü. Hükümet zammı geri çekti.

Protesto budur.

Biz 1940'ların İspanya'sı, 1980'lerin Sovyetler Birliği gibi olduk. Ancak stadlarda, kalabalıklarda, açığa çıkamayacağımızı düşündüğümüz, sürü psikolojisinin taban bulduğu mekanlarda sesimizi çıkartabiliyoruz, "protestocuk" yapıyoruz. O da ıslıkla, yuhla. Ama buna bile tahammül yok.

Tayyip Erdoğan kim ki ıslıklanmayacak, biz uyurken bu ülke rejim mi değiştirdi, bu adamı halk seçmiyor mu, diktatör mü oldu padişah mı ? Yuhalayanların kamera görüntülerini ortaya çıkarma ya da kombinelerini iptal etme tehditiyle bir korku imparatorluğu yaratılmaya çalışılıyor. Tıpkı diğer uygulamalardaki gibi. Sanıyor musunuz ki o kombinesi iptal edilenler sadece stada girememekle kalacak, isimleri de deşifre edilecek, belki polis tarafından alınacak, sorgulanacak, yargılanacak, fişlenecek. Günlük hayatında da rahat ettirilmeyecek. İnsanlara "bakın bir protesto ettiler başlarına neler geldi" diye gözdağı verilecek, bir daha kimse padişahı pardon başbakanı protesto edemesin diye. Bir tarafımdan uydurmuyorum bunları, dün TV'lere bakarken "bağırtanlar Ergenekoncular mı?" diye alt başlıkta bir kaç medya maymunu yalaka konuşuyorlardı.

Ve malesef buna Galatasaray yönetimi de alet oldu. Doğrunun yerine iktidarın yanında oldu. Hadi bu bakan bozuntularının daha iyi koltuk, bir kaç dönem daha güç sahibi olabilmek için padişah için attıkları taklaları saltoları, "Galatasaraylılığımız donduruyoruz" şovlarını anladık, ama Galatasaray başkanı çıkıyor "protesto edenleri tespit edeceğiz, bir daha stada almayacağız" diyor, camianın en ağır topu İnan Kıraç aynı eksende. Abdürrahim Albayrak canlı yayına çıkmış, gözleri dolu utanmasa ağlayacak, sanki başbakan öldü. Yahu onu bunu geçin, elin Karabük'ü bile görevden vazife çıkartmış, herhalde TOKİ bir tane de bana yapsın derdine düşmüş, basın bildirisi yayınlamış, Galatasaray taraftarını kınıyor ! Pes.

Tabi bir de madalyonun diğer yüzü var. Ana muhalefete baba gibi gün doğdu bu olayla. Seçime 5 ay kala ortada hiç bir planı, programı, vaadi olmayan, ne suya ne sabuna ne Kürde ne Türke dokunan CHP, bu tarz sanal gündemlere "bir olta da ben atayım, iki de laf sokayım, haydin rastgele" diyerek bize cumhuriyet tarihinden beri verdiği - ve artık karın doyurmayan- içi boş siyasetten daha fazlasını veremeyeceğini kanıtlamaya başladı. Ülkenin cevap bekleyen bu kadar sorunu, yeni bir umut arayan bu kadar vatandaşı varken, sadece GS kongre üyesi Süheyl Batum değil, Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce ve fahri CHP üyeliğini görev bilmiş bazı ünlü simalar da bu orta oyununa ortak oldular. Biz ülke insanı olarak bu konularda değil, asıl bu ülkenin kamburu olan konularda sizden anlık tepkiler ve yaratıcı çözümler bekliyoruz beyler. Yoksa bu zihniyet daha çook başta kalır, totaliterlik tazyiki her geçen dönem daha da artar, daha da çok protesto olur. Siz de daha çok konuşursunuz. Ne yardan olayım ne serden deyip hala Deniz Baykal'ın İzmir ve kıyı şeridi tabanlı, ülke geneline hitap etmeyen, demode olmuş politikalardan sıyrılıp bize AKP'nin "sözde ileri demokrasisine" ayna olacak "özde demokratik ve çağdaş" bir siyasi tablo sunamadınız, "yeni CHP" de ufaktan eskimeye başladı. Bekliyoruz.

Ulusalcı tayfası ise adeta boncuk bulmuş durumda. Her gün sosyal paylaşım sitelerinde ülke kurtaran Türk gençliği tarafından yazılarını sayfa sayfa paylaşılan popülist lümpenler coştukça coşmuşlar, yazdıkça yazmışlar. Olayı kutsayanını mı ararsın, halk ayaklanmasına yoranı mı, bir isyana bağlayanı mı, yoksa karşı devrime dur diyen ilk hareket olarak göreni mi ? Hepsi var. Galatasaraylılıklarını donduran AKP'lilere nazire yaparcasına Galatasaraylı olanı da var, hatta daha da ileri gidip yılların liseli aristokrat Galatasaray'ını bir gecede halkın takımı ilan edeni de !

Şimdi sormak istiyorum, bu stat olayının, Eren Talu tarafından temel aşamasındayken kendi haline bırakıldığı ve başbakanın duruma el koyduğu günden beri başbakanın projesi oldugu 2 senedir söyleniyordu, biliniyordu. O zaman nerdeydi bu yuhçular ? Recep bey'i ıslıklayanı sırtımda taşırım o bambaşka bir mesele, ama biraz vicdan, bir kesimce Türkiye'nin isyan eden ruhu diye pompalanmaya çalışılan o ıslıkçı grup inşaat bittikten, açılış yapıldıktan, imzalar atıldıktan, stada "konduktan" sonra değil de daha önce bunu neden düşünmediler ?

Bilen biliyor, Galatasaray, Ali Sami Yen'de kiracıydı, ve yaklaşık 5 sene boyunca kiracılık yükümlülükleini bile yerine getirememiş, stadın kira parasını verememişti. Devlet isteseydi bırakın karşılığında stad yapmyı, yasal olarak Galatasaray'ı ordan çıkartma hakkına bile sahipti. Ama 105 yıllık, 20 milyonluk kulübe bunu yapmayı uygun görmediler, ki bence de doğrusu bu. Neticede bu Galatsaray'a öyle veya böyle yapılmış bir iyi niyetti, bir kıyaktı. Devlet yeri, arsayı ve kısmi finansörlüğü Galatasaray'a sağladı, ama Galatasaray onu bile beceremedi, Eren Talu kaçtı gitti. Neticede proje komple TOKİ'ye kaldı, onlar el koymasaydı bu stad Serhat Ulueren'e 10 sene daha ekmek yedirirdi. TOKİ başkanına bu şekilde fütursuzca konuşturan da bu zaten.

Eğer çoğunluk Galatasaraylı stad daha yapım aşamasındayken "biz TOKİ'nin ya da Tayyip Bey'in lütfunu yardımını kabul etmiyoruz" deyip ASY'de kalmak için çırpınsaydı, Galatasaray yönetimi stadını kendi imkanlarıyla tamamen ya da parça parça (bknz Fenerbahçe örneği) stadı yıkıp yeniden yapsaydı, o stadda başbakanı protesto edip bu tarz haksızlıklara maruz kalsaydı, o zaman Ermeni olsun olmasın "hepimiz Hrant'ız" diyenlerin yanında olduğum gibi Galatasaraylı olsun olmasın "hepimiz Galatasaraylıyız" diyenlerin de yanında, içinde olurdum. Gerçekten böye düzgün çizgide olan, o günlerden beri bu projeden rahatsızlık duyan Galatasaraylı dostlarım da var, o ayrı mesele. Onları da, stadda -durum ve şart ne olursa olsun- protestolarını yapan Galatasaray taraftarını da yürekten tebrik ediyorum. Ama çoğunluk içinde kaybolma acısı içindeler. An ve şart itibariyle bu mesele, siyasi rant meselesine, iktidarın güç ve korku, muhalefetin de it dalaşı şovu olmaktan öteye gitmez. Bu devran da böyle gelmiş böyle gider.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder