
Sen her ne kadar bu lakabı sevmesen de ben senin adınından önce lakabını duydum. Milliyet Gazetesi'nin 80'lerde o meşhur büyük karikatürlü spor sayfaları bana çizgi film gibi gelirdi. Bir keresinde elinde kırmızı mızrağı, şeytan boynuzlarınla senin karikatürünü gördüğümü hatırlıyorum. Muhtemelen yine senin başrolünde kazanılan bir maçtan sonraydı, manşette
"şeytan aldı götürdü" yazıyordu.
O meşhur 1988-1989 sezonunda açtım gözlerimi, daha 6 yaşında, ilk bildiğim futbolcu sendin. Daha futbol nedir bilmezken babamın yanında televizyonda Fener'in maçını izlerken babam şöyle bağırırdı dün gibi hatırlıyorum "hey gidi yürü ulan rüzgarın oğlu !" Senin bir sağa bir sola aniden yön değiştirmelerini, sonra zınk diye bir anda durup tekrar fişek gibi sprinte başlamanı taklit ederdim, evin içinde bir o tarafa bir bu tarafa koşardım.
Futbolcu kartları vardı, 103 gol atan kadronun tamamını toplamıştım, o günlerden belliymiş koleksiyon hastalığım. Yatağımın yanındaki komidinin üstünde hatırlıyorum o karton kart destesini, sabah kalktığımda hemen onlara bakardım. Senin kartın destenin hep en üstünde olurdu, eve geldiğimde üst resimde başka birini görsem anlardım ki biri desteyle oynamış.
İlk gittiğim maçı hatırlıyorum sonra, senin sakatlıktan başını kaldıramadığın zamanlar. Sus pus oturan koca tribün sen kenarda ısınmaya çıktığında ayağa kalkıp bağırmaya başlardı ismini. Rakip takım oyuncularının kenara bakıp yüzlerinin değiştiğini çok net hatırlıyorum, halbuki aylardır top oynamamıştın.
İnsan hayatta çok güler. Çoğumuz inkar etse de, hatta bazen bilmese de aynı zamanda çok ağlar. Kimi zaman içe akar kimi zaman dışa gözyaşı. Daha dünyaya gözlerini ilk açtığında ağlar insan, 10 dakika geçmeden kundaklanıp anasının yanında güler. Çoğu zaman da hatırlamaz geçmişte neye ağladığını neye güldüğünü. Yesiç tarafından sakatlandığın zaman gazetede o sedyede acı ifadeli resmini gördüğümde ağladığımı hatırlıyorum.
Çok özelsin benim için. Hastalık haberini duyar duymaz o günlere gittim, bir yanımda anlamlandıramadığım bir sızı oluştu.
Geçmiş olsun şeytan, en kısa zaman da iyileş de küçük Berkem yine ağlamasın !