18 Şubat 2011 Cuma

Evet Alalım Selim Bey'i Dışarıya


10 senede çok kazığını yedim, faturanı çoğu zaman zarfta değil rulo yapıp gönderdin bana, hakkın ödenmez. "Vefa bir semt adıymış" bilgi mesajı atmayasın giderayak. Hoşçakal Turkcell.

8 Şubat 2011 Salı

CHP'nin Sınavı

Hayat her zaman sizi sınamaz. Bazen şartlar öyle bir noktaya gelir ve siz de öyle adımlar atarsınız ki, farkında olmadan kendi kendinizi sınava sokarsınız. CHP'nin bugünlerdeki durumunun özeti de sanırım bu. Süheyl Batum'un askerin siyasete bulaşmayıp anayasal amirlerine, yani hükümete bağlı duruşunu "kağıttan kaplana" benzetmesi ve üstü açık ya da kapalı, ne derseniz deyin TSK'yi tahrik ederek "neden müdahale etmiyorsunuz" iması, v Müjdat Gezen'in halkı milyonların önünde aptal olarak adledmsi her ne kadar başbakan Erdoğan başta olmak üzere bir çok kesim tarafından anında değerlendirilip (bence haklı olarak) CHP'ye ve Gezen'in şahsına eleştiri olarak kullanılsa da, aslında bu demeçler CHP'nin ayağına gelmiş büyük bir fırsat.

Neyin fırsatı peki ?

Yıllardır ismi darbelerin, darbecilerin ve askeri vesayetin arka bahçesi olarak anılan, statükonun neferi CHP'nin "ben artık sosyal demokratım" deme fırsatı. Emsal göstermek gerekirse, AKP'nin yıllardır mükemmel bir şekilde değerlendirip ajite edebildiği Türkiye'nin anti-demokratik tarihinin sunduğu fırsatların ölçüsünde belki de en makullerinden.

Yeni CHP neymiş artık göreceğiz. Aylardır süren kaçak dövüş bitti. Doğru değerlendirilibilinirse belki de son yılların en önemli şansı çıktı CHP'nin önüne. Yenilendik, değiştik diyen, ama bununla ilgili en ufak bir politika, eylem ya da nesnel adım göstermeyen, içinde kısmen oy kaygısı taşıdığından haklıda değerlendirilebilinecek bu ürkekliğe gür bir ses çıkartabilme fırsatı çıktı CHP için. Bakalım bu CHP gerçekten yenilenmek istiyor mu, yoksa eski tas eski hamam devam mı ? Süheyl Batum'a Kılıçdaroğlu'nun verdiği cevabın göstermelik olmaması için, bu ülkeyi iktidara geldikleri takdirde asker postalıyla değil halkın iradesiyle yönetileceğinin mesajını verebilmek için, CHP'nin tek vücut olup Batum'u çok net biçimde dışlaması gerek. Dışlarken Müjdat Gezen'i de kınaması ve halkın iradesine inancını vurgulaması gerek. Batum ve Gezen aslında burda sadece birer örnek, dışlanması gereken onların zihniyeti, halkı küçümseyen, yoksayan egemen zihniyet, ki bu CHP tabanında hatrı sayılır bir yer işgal etmekte. Kısacası AKP'den her fırsatta şamarı yediği bir nokta. Bahsi geçen eylem ise bunun artık CHP sınırlarında yeri olmadığını gösterecek sağlam bir simge olur. Bir daha da bir Allah'ın kulu CHP titriyle bu şekilde konuşmaya cesaret edemez. Batum'a ve Gezen'e karşı alınacak tavrı bugünden itibaren dikkatle takip edeceğim, yeni CHP'nin politikalarından öncelikli bir hal almıştır bu konu. Sosyal demokrasi ve yeni CHP mi, yoksa eskisine devam mı? Halk iktidarına yürüyüş mü, yoksa müzmin muhalefete devam mı?

Evet CHP, sınav başladı.

5 Şubat 2011 Cumartesi

Geçmiş Olsun Şeytan


Sen her ne kadar bu lakabı sevmesen de ben senin adınından önce lakabını duydum. Milliyet Gazetesi'nin 80'lerde o meşhur büyük karikatürlü spor sayfaları bana çizgi film gibi gelirdi. Bir keresinde elinde kırmızı mızrağı, şeytan boynuzlarınla senin karikatürünü gördüğümü hatırlıyorum. Muhtemelen yine senin başrolünde kazanılan bir maçtan sonraydı, manşette "şeytan aldı götürdü" yazıyordu.

O meşhur 1988-1989 sezonunda açtım gözlerimi, daha 6 yaşında, ilk bildiğim futbolcu sendin. Daha futbol nedir bilmezken babamın yanında televizyonda Fener'in maçını izlerken babam şöyle bağırırdı dün gibi hatırlıyorum "hey gidi yürü ulan rüzgarın oğlu !" Senin bir sağa bir sola aniden yön değiştirmelerini, sonra zınk diye bir anda durup tekrar fişek gibi sprinte başlamanı taklit ederdim, evin içinde bir o tarafa bir bu tarafa koşardım.

Futbolcu kartları vardı, 103 gol atan kadronun tamamını toplamıştım, o günlerden belliymiş koleksiyon hastalığım. Yatağımın yanındaki komidinin üstünde hatırlıyorum o karton kart destesini, sabah kalktığımda hemen onlara bakardım. Senin kartın destenin hep en üstünde olurdu, eve geldiğimde üst resimde başka birini görsem anlardım ki biri desteyle oynamış.

İlk gittiğim maçı hatırlıyorum sonra, senin sakatlıktan başını kaldıramadığın zamanlar. Sus pus oturan koca tribün sen kenarda ısınmaya çıktığında ayağa kalkıp bağırmaya başlardı ismini. Rakip takım oyuncularının kenara bakıp yüzlerinin değiştiğini çok net hatırlıyorum, halbuki aylardır top oynamamıştın.

İnsan hayatta çok güler. Çoğumuz inkar etse de, hatta bazen bilmese de aynı zamanda çok ağlar. Kimi zaman içe akar kimi zaman dışa gözyaşı. Daha dünyaya gözlerini ilk açtığında ağlar insan, 10 dakika geçmeden kundaklanıp anasının yanında güler. Çoğu zaman da hatırlamaz geçmişte neye ağladığını neye güldüğünü. Yesiç tarafından sakatlandığın zaman gazetede o sedyede acı ifadeli resmini gördüğümde ağladığımı hatırlıyorum.

Çok özelsin benim için. Hastalık haberini duyar duymaz o günlere gittim, bir yanımda anlamlandıramadığım bir sızı oluştu.

Geçmiş olsun şeytan, en kısa zaman da iyileş de küçük Berkem yine ağlamasın !